Sofistler Kimdir?

Sofistler, Antik Yunan’da, özellikle M.Ö 5. yüzyılda, gezici öğretmenler ve retorik ustaları olarak bilinir. Onlar, bilgi, ikna sanatı ve tartışma teknikleri üzerine eğitim vererek, özellikle kamusal hayatta (örneğin, siyaset ve hukuk alanlarında) bireylerin başarılı olmalarına yardımcı olurlardı.

Sofistleri günümüzdeki siyasetçilere bir yönden benzetebiliriz aslında, bir kişi ikna edilecekse eğer onlardan daha iyi yapabilecek kimse yoktu, konuşma alanında çok yetenekliydiler ve buna da retorik denir.

Sofistlerin Yaşantıları, Ne Yaparlar?

Genellikle genç erkeklere, retorik ve tartışma sanatını öğreterek, onları kamusal yaşamda başarılı kılmayı amaçlarlardı. Doğru ya da yanlış arasındaki farkı, etkili bir şekilde argüman sunma becerisiyle aşındırarak, tartışmaları kazanmanın yollarını gösterirlerdi.

Sofistlerin bilgi ve ahlak üzerine fikirleri onları genel olarak dönemindeki Sokrates ve Platon gibi düşünürlerden farklı kılardı. Bilginin ve ahlaki değerlerin sabit olmadığını, toplumsal ve kültürel koşullara bağlı olarak değişebileceğini ileri sürerlerdi.

Sokrates ve öğrencisi Platon ise ahlaki değerlerle bilgi konusunda mutlak bir hakikatin var olduğuna inanıyordu. Sokrat, erdem ve etik tanımlarını sorgularken ve diyalektik diyaloglarla bilgi arayışına girerken, Platon, hocasının fikirlerini sistematize ederken ideal formlar dünyasında mutlak ahlaki gerçeği öne sürmüştür.

Sokrat ve Platon, sofistlerin bilgi anlayışına karşı çıkarak, evrensel ve değişmez ahlak ilkelerini savunmuşlardır. Sofistler, doğruyu göreceli ve perspektife dayalı görürken, Sokrat, bilgi ve erdem arasında bağlantı kurarak, erdemin bilgi olduğunu savunmuştur. Platon ise Sokrat’ın fikirlerini sistematik bir çerçeveye yerleştirip, idealar dünyasında gerçek bilgiyi aramıştır. Sofistler ise daha çok ikna edici retoriğe odaklanıp, doğruyu ve erdemi göreceli olarak değerlendirmiştir.

  • Sofistler: Doğru ve bilginin bireysel ya da kültürel görüşlere göre değişebileceğini, yani görece olduğunu savunurlar. Onlar için bilgi, ikna edici argümanlara dayalıdır.
  • Sokrates & Platon: Gerçeğin evrensel ve değişmez olduğunu ileri sürerler. Platon’un “idealar dünyası” kavramı, gerçek bilginin bu dünyadan kaynaklandığını ifade eder.

Nasıl Sofist Olunur?

Sofistlerin öne çıkan birkaç özelliğini konuşarak nasıl Sofist olunacağını öğrenebiliriz.

Güçlü bir konuşma yeteneğine sahip olmak, etkili argümanlar üretebilmek. Bahsettiğim üzere Sofistler çok iyi birer konuşmacıydı ve kamusal alanda başarılı olmak için gerekli becerileri geliştirmeyi hedefleyen eleştirel ve pratik bir eğitimi benimsemişlerdi.
Öğrendiklerini başkalarına aktarmak üzere dolaşarak, ün kazanmak ve tartışmalarda kendini göstermek.
Kendi kendini geliştirmek veya tanınmış sofistlerden eğitim almak, tartışma ve ikna tekniklerini uygulamada deneyim kazanmak. Bu şekilde gruplaşmak insanoğlunun belki de en büyük avantajıdır, bir kişinin yapabileceği işi on kişi yaparsa o işi on kat daha iyi öğrenmiş olursunuz. Bildiklerini ve gördüklerini birbiriyle paylaşan Sofistler bu şekilde Antik Yunandaki en iyi retorik uzmanları oldular.
Sofistler pek yazan insanlar olmadıkları için onların kim olduklarını Platon gibi diğer çağdaşlarından öğrenebiliyoruz.

Bilinen Sofistler Kimlerdir

Protagoras (MÖ 490 – MÖ 420)

“İnsan her şeyin ölçüsüdür” sözüyle bilinir. Protagoras, bilginin ve doğrunun bireysel algıya bağlı olduğunu, yani göreceli olduğunu savunmuştur. Bu yaklaşım, evrensel ve değişmez bir gerçeklikten ziyade, insan deneyimine dayalı farklı gerçekliklerin var olduğunu öne sürer. Yani sağ taraftan bakan ile sol taraftan bakan bir değildir diyerek farklı doğruların olduğunu savunur.

Gorgias (MÖ 485 – MÖ 380)

Gorgias, dilin ve retoriğin gücüne vurgu yapmıştır. Ona göre;

Hiçbir şey var değildir,

Varsa bile anlaşılması mümkün değildir,

Anlaşılabilse bile sözle ifade edilemez.
Bu söylemleriyle, kesin bilgiye ulaşmanın imkansız olduğunu ve tartışmalarda dilin önemli bir araç olduğunu ileri sürmüştür. “Yanlış üslup doğru sözün celladıdır” atasözünün kaynağı belki de Sofistler olabilir…

Hippias (MÖ 460 – MÖ 400 civarı)

Hippias, çok yönlülüğüyle tanınır ve çeşitli alanlarda bilgi sunan bir eğitimci olarak öne çıkar. O, bilginin farklı disiplinlerde uygulanabileceğini savunmuş ve pratik yaşamla felsefi düşünce arasında köprü kurmaya çalışmıştır.
Hippias, bilgiyi farklı alanlardan harmanlayarak hem teorik hem de pratik hayatta başarılı olunabileceğini savunur. Bu yaklaşım, onun “her şeyden bir şeyler bilmek” ve bilgiyi bütüncül olarak görmek yönündeki tutumunu ortaya koyar.

Prodicus (MÖ 465 – MÖ 395)

Prodicus, özellikle dil ve kelime dağarcığının önemine dikkat çekmiştir. Ona göre, doğru kelime seçimi ve dilin incelikli kullanımı, ahlaki ve toplumsal konularda doğru anlaşılmanın temelidir. Kelimeler arasındaki nüanslara odaklanarak, hem ahlak hem de toplumsal değerler hakkında öğretiler vermiştir.

Sonuç

İleride belki Sofistleri hakaret gibi kullanan felsefeci arkadaşlarınız olacaktır, Sofistlerin neyi savunduğunu öğrendiğinize göre hakaret olan kısmın ne olduğu konusunda kafanız karışmış olabilir. Sanırım bilgi ve gerçeklik anlayışları arkadaşlarınıza göre saçma ve anlamsız olduğu için Sofistleri daha aşağılık görüyorlar.

Sofistler, ortak noktaları olarak; bilgiye ulaşmada nesnel bir kesinlikten ziyade, bireysel deneyim, dil ve retoriğin önemini vurgulamış, ahlak ve bilgi kavramlarını göreceli bir perspektiften ele almışlardır. Sofistlerin bu yaklaşımı, Sokrates ve Platon gibi filozofların evrensel ve nesnel gerçeklik arayışından belirgin şekilde ayrılır.