Talmud (תלמוד) kelimesi, İbranice fiil kökü olan “למד” (lamad) — öğrenmek, çalışmak, öğretmek — fiilinden türemiştir.
Yani Talmud ismi, bir kutsal kitap adı olmaktan çok bir “öğrenme metodu” ya da “çalışma/öğrenim disiplini” anlamını taşır. Bu da çok anlamlıdır çünkü Talmud, sabit ve donmuş bir metinden ziyade tartışmaya, sorgulamaya ve derin düşünmeye dayalı bir gelenektir.
“Limmud”: Öğrenim, ders.
“Talmid”: Öğrenci (bu da aynı kökten gelir).
“Talmud”: Öğrenilmiş bilgi, öğrenim sürecinin kendisi.

Yahudi inancı binlerce yıllık bir tarih ve gelenek üzerine kuruludur. Bu derinlikli yapı, yalnızca dini ritüellerle değil, aynı zamanda kutsal metinlerle şekillenmiştir. Yahudi kutsal metinleri denildiğinde akla ilk olarak Tevrat (Torah) gelir; ancak bu kutsal miras, yalnızca yazılı metinlerden ibaret değildir. Yahudi düşüncesinin asıl zenginliği, sözlü geleneğin sistemli hale getirilmesiyle ortaya çıkmıştır. İşte bu noktada Talmud, Yahudilikte hem dini hem de kültürel anlamda merkezi bir yer tutar.
Talmud, yalnızca bir kutsal kitap değil; aynı zamanda yüzyıllar boyunca süren tartışmaların, yorumların ve hukuk anlayışının bir araya geldiği eşsiz bir külliyattır. Bu metin, Yahudi hukukunun (Halaha), ahlaki öğretilerin, yaşam kurallarının ve hatta günlük yaşam pratiklerinin anlaşılmasında önemli bir rol oynar.
Talmud Bir Tanrı Sözü mü?
Talmud, doğrudan Tanrı sözü olarak kabul edilmez; daha çok Tanrı sözü olan Tevrat’ın yorumlanması ve açıklanması, yani bir tür tefsir ve hukuki/talihî tartışma külliyatı olarak görülür.
Daha açık anlatmak gerekirse Tevrat; Yahudiliğe göre Tanrı’nın Musa’ya Sina Dağı’nda vahyettiği doğrudan Tanrısal metindir. Bu, bizim bildiğimiz beş kitaplık Pentateuch‘tur: Yaratılış, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye.
Talmud ise bu yazılı metinlerin yorumlanması, açıklanması ve günlük yaşama uyarlanmasıdır. Bu yorumların derlenmesiyle oluşan külliyat, iki ana parçadan oluşur: Mişna ve Gemara.
Mişna: M.S. 2. yüzyılda derlenmiş, sözlü geleneğin ilk yazıya geçirilmiş halidir. Yahudi hukukunun temel maddelerini içerir.
Gemara: Mişna üzerine yapılan tartışmaların, açıklamaların ve yorumların yer aldığı bölümdür. Bu da yüzyıllar süren birikimin sonucudur.

Yahudi inancına göre, Mişna ve Gemara’da geçen tartışmalar ilahi bir otorite taşısa da, bunlar doğrudan Tanrı sözü değil, bilgelerin Tanrı sözünü anlama çabasıdır.
Ortodoks Yahudilik gibi bazı mezhepler, özellikle Tevrat’la birlikte gelen sözlü geleneğin (ve dolayısıyla Mişna’nın) ilahi kaynaklı olduğuna inanır. Ancak bu, Gemara’daki her tartışmanın Tanrı’dan geldiği anlamına gelmez.
Neden 2 Talmud Var?
Talmud denildiğinde aslında iki farklı versiyondan söz ederiz: Kudüs (Yeruşalmi) Talmudu ve Babil (Bavli) Talmudu. Her ikisi de Mişna üzerine yazılmış olan Gemara metinlerini içerir, ancak coğrafi, tarihsel ve kültürel farklar nedeniyle içerikleri, derinlikleri ve otoriteleri birbirinden ayrılır.
İki Talmud olmasının nedeni, farklı coğrafyalarda gelişen bağımsız yorum gelenekleridir. 2. yüzyıldan sonra, özellikle Roma baskıları nedeniyle, Yahudi halkının büyük bir bölümü Filistin dışında yaşamaya başladı. Babil, Yahudi diasporasının en büyük ve en canlı merkezlerinden biri haline geldi. Burada büyük yeshiva‘lar (dini okullar) kuruldu.
Hem Filistin’deki hem de Babil’deki hahamlar, Mişna üzerine çalışıyor, yorumlar yapıyor ve tartışmalar yürütüyordu. Bu çalışmalar zamanla yazıya geçirildi ve her merkez kendi Gemara’sını oluşturdu. Sonuçta Mişna aynı kalmakla birlikte, iki farklı yorum külliyatı ortaya çıktı: Kudüs Talmudu ve Babil Talmudu.

Yani değişen tek şey Gemara bölümüydü, Mişna her ikisinde de aynı kalmıştır.
Kudüs Talmudu; Yaklaşık 800–1.200 sayfa civarındadır(baskıya göre değişir). M.S. 4. yüzyıl dolaylarında Antik Roma dönemindeki Filistin bölgesinde (özellikle Sezariye ve Tiberya gibi yerlerde) ortaya çıkmıştır. Diğer Talmuda göre daha kısadır ve bazı eksik parçaları vardır. Roma baskısı ve siyasi koşullar nedeniyle çalışmalara tam olarak devam edilemediği düşünülmektedir. Tarihsel önemi büyük olsa da, dini otorite bakımından ikincil konumdadır.
Babil Talmudu; Tamamı yaklaşık 5.422 sayfadan oluşur. M.S. 5-6. yüzyıllarda Mezopotamya bölgesinde, özellikle Babil’deki Yahudi akademilerinde ortaya çıkmış ve kullanılmıştır. Kudüs Talmuduna göre daha kapsamlı, sistematik ve detaylıdır. Bugün dünya Yahudiliğinde esas alınan Talmud budur. Dini otoritesi çok daha yüksektir. Yahudi hukukunun (Halaha) gelişiminde temel kaynak kabul edilir.
2 Talmud Arasında Çelişki Var mıdır?
Kudüs ve Babil Talmudu aynı temel metin olan Mişna üzerine inşa edilmiş olsa da, her biri farklı coğrafi, siyasi ve kültürel koşullar altında gelişmiştir. Bu durum, zaman zaman bu iki külliyat arasında yorum farklarının ve hatta görünürde bazı çelişkilerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Kudüs Talmudu, Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altındaki Filistin bölgesinde, daha zor ve baskı altında geçen bir dönemde derlenmiştir. Bu nedenle metin, genellikle daha kısa, doğrudan ve sade bir anlatıma sahiptir. Hukuki tartışmalar daha az detaylandırılmış, bazı konular ise yarım kalmış gibidir. Buna karşılık Babil Talmudu, daha istikrarlı bir ortamda, Pers egemenliğindeki Babil’deki yeshivalarda (dini akademilerde) gelişmiştir. Bu, metne çok daha geniş kapsamlı ve derinlemesine tartışmaların yansımasını sağlamıştır.

Bu iki Talmud, Mişna’daki aynı bir yasa veya ilke üzerine yorum yaparken bazen aynı sonuca ulaşır, bazen de farklı yollarla farklı sonuçlara varabilirler. Bir konuda biri daha katı bir yorum sunarken, diğeri daha esnek bir yaklaşım getirebilir. Bu tür farklılıklar, özellikle günlük yaşama dair pratikler veya hukuki uygulamalar söz konusu olduğunda daha belirgin hale gelir.