Konsiller, Kilise’nin önemli teolojik, doktrinel ve idari meseleleri tartışmak ve karara bağlamak için düzenlediği toplantılardır. İlk konsiller, özellikle Hristiyan inancını netleştirmek ve sapkınlık olarak görülen akımlara karşı ortak bir duruş belirlemek amacıyla toplanmıştır. Bu toplantılar, genellikle bir imparator veya kilise lideri tarafından organize edilir ve Hristiyan dünyasında geniş çapta kabul gören kararlar alınır.
Konsiller
İlk konsil 325 yılında İznik Konsili Olarak bilinir, çok uzun zaman önce olduğu için bu konsil ile ilgili bilgilerimiz kısıtlı ama genel olarak amaç Ariusçuluk olarak bilinen ve İsa’nın Tanrı ile aynı özden olmadığını savunan görüşe karşı ortak bir inanç belirlemekti.
Toplantıda, İsa’nın Tanrı ile aynı özden olduğu kabul edilerek Ariusçuluk sapkınlık ilan edildi. Ayrıca, İznik İnanç Bildirgesi (Credo) oluşturuldu ve Paskalya’nın tarihi gibi bazı idari konular da karara bağlandı.

Bu konsil, Hristiyan doktrinini şekillendiren en önemli toplantılardan biri olarak kabul edilir ve kilisenin resmi inançlarını belirlemede önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Bunun dışında küçük konsil diyebileceğimiz bir Yeruşalim Konsili veya Havariler Konsili olarak da bilinen toplantı olmuştur, milattan sonra 49-50 yıllarında yapıldığı tahmin edilmekte.
Eğer bütün Konsillere ayrı ayrı değinecek olsaydık muhtemelen biraz uzun bir yazı olurdu ama temel mantığı anladığınıza göre bundan sonraki önemli konsilleri özet olarak geçmek istiyorum.
Birinci Konstantinopolis Konsili (381)
İznik Konsili’nin kararlarını pekiştirdi.
Kutsal Ruh’un da Tanrı olduğu ilan edildi.
Efes Konsili (431)
Nestorius’un öğretileri sapkın ilan edildi.
Meryem’in “Tanrı’nın Annesi” (Theotokos) olduğu kabul edildi.
Kalkedon Konsili (451)
İsa’nın hem tam insan hem tam Tanrı olduğu dogması kabul edildi.
Monofizitizm sapkın ilan edildi.
İkinci Konstantinopolis Konsili (553)
Önceki konsillerin kararları güçlendirildi.
Origenes’in bazı öğretileri reddedildi.
Üçüncü Konstantinopolis Konsili (680-681)
İsa’nın iki iradeye sahip olduğu (ilahi ve insani) kabul edildi.
Monotelitizm sapkın ilan edildi.
İkinci İznik Konsili (787)
İkonaların (dini tasvirlerin) ibadette kullanılabileceği kabul edildi.
İkonoklazm (ikonakırıcılık) reddedildi. İkonoklazm dini ikonaların (tasvirlerin, resimlerin) kırılması, yasaklanması veya reddedilmesi anlamına gelir. Genellikle dini veya siyasi nedenlerle ikonaların yok edilmesi hareketi olarak tanımlanır.
Dördüncü Konstantinopolis Konsili (869-870)
Papa’nın yetkisi pekiştirildi.
Patrik Fotios’un aforoz edilmesi kararlaştırıldı.
Buraya kadar olan önemli konsillerde Doğu ve Batı Kiliseleri hala daha birleşik durumda ama yavaş yavaş kopmalar başlıyor özellikle Dördüncü Konstantinopolis Konsilinde Papa’ya verilen yetki artışı bazı Patriklerde soru işaretine yol açmıştır. Doğu Kiliseleri özerk olmayı savunurken tam tersi Batıdakiler ise tek bir merkezden yönetilmek istiyordu.

Birinci Lateran Konsili (1123)
Kilise bağımsızlığı güçlendirildi.
Ruhbanların evlenmesi yasaklandı.
İkinci Lateran Konsili (1139)
Kilise disiplini ve iç reformlar ele alındı.
Üçüncü Lateran Konsili (1179)
Kardinallerin papa seçimindeki rolü kesinleştirildi.
Dördüncü Lateran Konsili(1215)
Transubstansiyasyon (Ekmeğin ve şarabın gerçek anlamda İsa’nın bedeni ve kanına dönüşmesi) dogması kabul edildi.
Haçlı Seferleri ve sapkınlıkla mücadele konuları ele alındı.
Birinci Lyon Konsili (1245)
Kutsal Roma İmparatoru II. Friedrich aforoz edildi.
Haçlı Seferleri ve Moğol tehlikesi tartışıldı.

(II. Friedrich in bir çizimi)
İkinci Lyon Konsili (1274)
Doğu ve Batı Kiliseleri’nin birleştirilmesi amaçlandı (başarısız oldu).
Papanın üstün yetkisi vurgulandı.
Viyana Konsili (1311-1312)
Tapınak Şövalyeleri Tarikatı feshedildi.
Kilisede reformlar görüşüldü.
Konstanz Konsili (1414-1418)
Batı’daki Üç Papa Sorunu çözüldü, tek bir papa seçildi (V. Martin).
Jan Hus’un sapkın ilan edilip yakılarak idam edilmesine karar verildi.
Basel-Ferrara-Floransa Konsili (1431-1449)
Doğu ve Batı kiliselerini birleştirme çabaları (başarısız oldu).
Papalık otoritesi yeniden tartışıldı.
Beşinci Lateran Konsili (1512-1517)
Kilise reformları önerildi ancak uygulamaya konulmadı.
Reformasyon’un hemen öncesinde gerçekleşti.
Gördüğünüz üzere Orta Çağdaki Kilise zulmüne tam bu zamanlarda ağır bir tepki geliyor, Martin Lutherin 10 Kasım 1483 te doğmasıyla beraber avrupadaki işçiler başta din olmak üzere kendi hakları ve baştakilerin zalimlikleri hakkında konuşmaya, yenilikler planlamaya başlarlar. Ne yazık ki Martin Luther Trent Konsilinin kalanını görecek kadar yaşamadı ve 18 Şubat 1546 yılında 62 yaşındayken öldü.

Trent Konsili (1545-1563)
Katolik Reformu’nun (Karşı Reform) temelleri atıldı.
Protestan Reformu’na karşı Katolik öğretileri güçlendirildi.
Birinci Vatikan Konsili (1869-1870)
Papa’nın yanılmazlığı dogma olarak ilan edildi.
Modernizm ve akılcılığa karşı geleneksel Katolik inancı güçlendirildi.
İkinci Vatikan Konsili (1962-1965)
Katolik Kilisesi’nin modern dünyaya uyum sağlaması amaçlandı.
Latinceden yerel dillere geçiş sağlandı, ekümenik diyalog teşvik edildi.
Sonuç
Yavaş yavaş günümüze geldik ve son Ekümenik Konsilin üzerinden yaklaşık 60 yıl geçti. Belirtmek istediğim bir detay var, saydığım konsiller Batı merkezli konsillerdi Ermeni Apostolik veya Ortodoksların kendi Konsilleri vardır.
Ortodokslar için son genel Toplantı geçen senelerde 2016 yılında Kreta Konsili olarak toplandı ama evrensel bir değer taşımadı. Ortodokslar ilk yedi Konsili (325-787) tıpkı Katolikler gibi evrensel kabul ederler.

Ortodokslar için gerçek bir Ekümenik Konsil, tüm Patrikhanelerin katılımıyla gerçekleşmek zorundadır, demokrasiye fazla önem veriyorlar sanırım.
1054 teki Büyük Ayrılık sonrasında gerçekleşen Doğu ve Batı Kilise Konsilleri birbirinden bağımsızdır ve ne Batı Doğunun Konsillerini kabul eder ne de Doğu Batının.